top of page

YARIN İÇİN ÇEVİK PAZARLAMA YÖNETİMİ

Belki de daha önce hiç olmadığı kadar yeni kavramlarla karşı karşıyayız. Üstelik bu kavramların birçoğu teknolojiyle alakalı ve sadece moda kavramlar olmanın ötesine geçemiyor. Bu durum, zaten belirsizlikleri yönetmeye çalışan pazarlama yöneticilerin işini daha da karmaşık hale getiriyor.


Firmaların çevik olması çok yeni ya da anlaşılmaz bir kavram değil. Zaten müşterisini anlamaya çalışan her firma birçok ipi kontrol etmeye çalışan bir kukla oynatıcısı gibi. Bu ipler ne kadar ustaca oynatılırsa, ortaya çıkan gösteri o kadar büyüleyici oluyor. Benzer şekilde bir firma elindeki teknolojiyi ne kadar iyi kullanırsa, müşterilerinin gözünde o kadar değerli oluyor. Burada kilit nokta, çevik olmak. Çevik olmayı da en basit ifadeyle tanımlayacak olursak aksiyon ve reaksiyonun birbirinden sapması diyebiliriz. Burada aksiyon, öngörülemeyen bir durumu ifade ediyor. Bu durum, rakibin bir anda fiyat düşürmesi de olabilir, pazara aniden sarsıcı, yeni bir teknolojinin girmesi de olabilir, hiç beklenmedik ani bir ekonomik kriz de olabilir, ya da sadece firmada çalışan sıradan birinin aklına müthiş bir fikir gelmesi de olabilir.


Aksiyonlara karşılık pazarlama yönetimi, firmaya ne kadar hızlı reaksiyon aldırırsa, o oranda çevikliğin sağlandığını söyleyebiliriz. Rakibin düşürdüğü fiyat karşısında ürünün fiyatına karar verme hızı, pazara ani giren teknolojinin hızlıca takip edilmesine ya da kayıtsız kalınmasına karar verilmesi, ekonomik krize karşı yapılacakların belirlenmesi, sıradan da olsa bir çalışanın aklına fikir geldikten sonra o fikrin ürüne dönüşme süresinin tamamı çevikliğin birimleridir. Belirsizliklerle en çok karşılaşan kişiler, pazarlama yöneticileri olduğuna göre, en çok aksiyonla karşılaşan ve bu aksiyonlara tepki vermesi gereken kişiler de pazarlama yöneticileridir.


Peki, reaksiyonun aksiyondan sapmasını bir adım daha ileri götürelim. Aksiyon almadan reaksiyon belirlemek mümkün müdür? Günümüzde firmaları farklılaştıran, rekabet avantajı yaratan durum, tam da bu! Proaktif bir yaklaşımla, veriyi bilgiye dönüştürebilen pazarlama ekipleri, kuklanın birçok ipini aynı anda yönetebiliyor ve ortaya müthiş bir gösteri çıkıyor. İşte bu yüzden, veri işlenmesi gereken çok değerli bir mücevherken anlamını bilmeyen kişilerin elinde hiçbir şey ifade etmiyor. Halbuki, anlamsız gibi gözüken veriden inanılamayacak anlamlar çıkarılabiliyor ve bu anlamlar, müşteriye yansıtıldığında paha biçilemez deneyimler doğuyor. Farklı bir ifadeyle, veriyi anlamlandırmak, yarını anlamlandırmak anlamına geliyor.


Kriptoparalar için aynı deneyimi yaşadık. Şu son zamanlarda yine benzer bir girdabın içindeyiz. Kafamızı nereye çevirsek Metaverse’den arsa alanlara denk geliyoruz.

Peki, Metaverse tam olarak tanımlanabilmiş mi? Herkes bu terimi hakkıyla mı kullanıyor? Yoksa önüne gelen, kendi tanımını mı geliştiriyor? Mevcut ya da potansiyel müşterileriniz Metaverse evreninde yarın ne yapacaklarını biliyor mu? Yoksa herşey bir belirsizlik bulutu mu?


Yarın için pazarlama yönetimi tam da Metaverse’den arsa almak gibi. Eğer en çok talep görecek Metaverse evrenini bulup esas aksiyon gerçekleşmeden hamlenizi yaparsanız, aksiyonlara siz önderlik edersiniz. Ancak bu aksiyonu öngöremezseniz, yeni krizlerde gireceğiniz fiyat savaşlarında can çekişirsiniz.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page