top of page

SATICILIK KAHRAMANLIKTIR

Birisinin mesleğini söylerken kendinden emin bir ifade ile “satıcı” dediğini en son ne zaman duydunuz? Peki yaka kartlarında, kartvizitlerde ya da dijital imzalarda en son ne zaman gördünüz satış kelimesini? Müşteri temsilcisi, bölge sorumlusu, reyon danışmanı, operasyon gibi bir sürü unvanla karşılaşıyoruz. “Satış” kelimesi nereye gitti?


Günlük konuşmamızda, iyi filmlerin kötü çocuğudur satış. Orijinal hali oldukça masum: “bir malı ya da hizmeti, bir değer karşılığında birine vermek” Ama randevusuna son anda gelmeyen birine, “Bizi satıp maç seyretmeye gittin öyle mi?” diye çıkışabiliyoruz. Bir de satışa gelmek var tabii ki; uydurma bir sebeple ortada bırakılmak. Belki de bu yüzden SATIŞ KANDIRMAK, YUTTURMAK; SATICI da ALDATAN, KANDIRAN haline geliyor. Sicil epey kabarık anlayacağınız.


Oysa satış da en az diğer meslekler kadar özel. Evet bir tıp dalı değil, nükleer fizik de olmadığı kesin. Ama tüm meslekler gibi, hakkı verilerek yapıldığında, insan dokunan, özel bir tarafı var.


Bir kere hayatın bir yansıması. İyi bir satıcı olmak için gereken bütün beceriler, yaşamın tamamında ihtiyaç duyduklarımızla aynı. İletişim kurmak, karşındakini tanımak, güven uyandırmak, ihtiyaçlarını anlamak, sorun çözmek, değer yaratmak… Bunların gerekmediği bir hayat düşünebilir miyiz? Ama ben biraz daha ileriye götürüp şu yorumu yapacağım: Eğer keyif almanın bir yolunu bulur, kendinizi ritme kaptırırsanız, satış büyülü bir hale de dönüşebilir.


Satıcılık emin olmaktır, girişimde bulunmaktır, çekinmemektir. Zordur, cesaret gerektirir.

Satıcılık yardım etme, iyi hissettirme, mutlu etme hevesidir. Zordur, motivasyon gerektirir.

Satıcılık hızdır, dinamizmdir, esnekliktir. Zordur, kondisyon gerektirir.


Öte yandan…


Satıcılık bir sonraki adımı görmektir,

Tarttığı pırasayı müşterisine verirken “havuç ve limonunuz var değil mi?” diye soran manav gibi.


Satıcılık uzmanlıktır,

Doğru modeli önermek için, müşterisine çamaşırı saat kaçta yıkadığını soran ve buna göre tavsiyede bulunan mağazacı gibi.


Satıcılık fark yaratmaktır,

Kahveyi masaya koymadan önce, “şeker kullanıyor musunuz?” diye soran ve hayır cevabını alınca, kaşığı tepside bırakarak servise devam eden garson gibi.


Satıcılık iz bırakmaktır.

Kurumun gönderdiği elektronik mesajla yetinmeyip, doğum gününü kutlamak için kahve ikram eden banka memuru gibi.


E- ticaret hızla büyüyor, mağazalar format değiştiriyor, kurumsal satış modeli yenileniyor olabilir. Ama satış ve satıcılar hala iş başında. İster mağazada yapılsın ister sahada, kandırmaya kalkmadan, baskı kurmadan, görev icabı değil de içten gelerek, severek, özenerek yapıldığında tatmini sonsuz.


Tüm satıcı meslektaşlarıma bol satışlı günler dileklerimle....



Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page